4 Ocak 2018 Perşembe


AŞK OLSUN
 “Aşk Olsun” kitabınızı keyifle ve merakla okudum yine. Bu güzel eser için sizi kutluyorum Ferhan Bey. Artık öğretmenim diyemeyeceğim çünkü karşımda bir yazar var!

Kitabın kurgusu, Şifre Gizli 17’ye göre daha farklıydı ve Şifre Gizli 17’nin kurgusunu daha çok beğendiğimi itiraf etmeliyim. Ama her iki kitaptaki karakterler benim için ayrıca bir önem arz ediyor; tanımadığım bir kuşağın, tanımadığım bir yüzünün insanları. Yani belki etrafımızda çokça olan anne ve babalar… ama içlerini, geçmişlerini bilmediğimiz anne ve babalar… Benim ailemin politik bir geçmişi olmadığı için de ayrıca uzak olduğum insanlar. Ve ben onları anlatan hiç kitap okumamışım maalesef bu nedenle kitaplarınızın öncelikle bu anlamda bana katkısı oldu. Benim gibi bir kısım okur 70 ya da 80 olaylarını daha ziyade o yıllarda ölenlerin hikayelerinin anlatıldığı kahramanlık öykülerinden okumuşuz ama o dönemlerin bir de farklı bir yolda direnişini sürdürenleri ya da sürdüremeyenleri var, onlar anlatılmamış mı ya da anlatılmış da benim gibiler mi rağbet etmemiş bilmiyorum. Benim eksikliğim sanırım. Bu eksikliğimi giderebilmiş olduğumu düşünüyorum eserlerinizle. Ama bu eksiklik Türk edebiyatının eksikliği ise bence kitaplarınız daha çok fark edilmeli ve daha çok insana ulaşmalı diye düşünüyorum.

Kurgusal olarak olayların bir kadın dilinden anlatılıyor olması bir risk değil mi? Öncelikle bu cesaretiniz kutlanmalı Ferhan Bey. Bu durum benim açımdan Gülümser’e inanmamı zorlaştırdı. Kitabın yazarının erkek olduğunu biliyor olmak Gülümser’in cümlelerinin gerçekten kadın cümleleri olduğunu düşünmeme engel oldu kimi zaman. Zülfü Livaneli’nin Serenadı’nda da biliyorsunuzdur mutlaka kadın anlatıyor yaşadıklarını. O kitapta, kadının anlattığına daha çok inanmıştım. Eee, Zülfü Livaneli de erkek, şimdi oldu mu? dedim kendi kendime. Bu nedenle çıkardığım sonuç; ben Gülümser gibi bir kadını hiç tanımamışım ve onun nasıl konuşacağını kendini nasıl ifade edeceğini bilmiyorum kafamda hemen bir tip canlanmıyor ve bu nedenlerle okuma esnasında kitabın aslında bir erkek tarafından yazıldığı gerçeği daha çok aklıma geliyor. Kitabın sonlarına doğru artık şüphem kalmamıştı; Gülümser bir kadındı. J Kitabı ikinci kez okuyabilirsem eğer bu anlamda daha rahat okuyacağıma eminim.

Kitaplarınızın entelektüel seviyesi fark ediliyor yani yazar ne kadar da çok şey biliyor ne kadar da çok şeyden, kitaplardan kişilerden bahsediyor dedirtiyor insana. Böyle anlatımları kimi zaman didaktik bulsam da , tembel olmayan bir okurun hemen arkasından merak edip yeni kitaplar edinmesi mümkün, bu anlamda çok güzel. Ben biraz tembelim ama buna rağmen Wilhelm Reich okumayı kafaya koydum mesela. Sıra geldiği gibi okuyacağım. 

Ve annesi Artvin Borçkalı olan benim için oraların anlatılması o kadar… o kadar güzel ki, annem hep oralara gitmek isterdi, kızım büyüdüğünde onu da alıp annem için gezeceğim oraları, kitabınız da hevesimi artırdı. Pamuk Nine karakteri zaten çok merak uyandıran, keyif veren bir karakter ancak ben teyzeye bayıldım, onunla yaşadıkları daha gerçekçi ve daha samimi geldi bana.

Çok uzattım farkındayım…daha da yazabilirim ama... az kaldı Gülümser’in ruhunun titreşimlerine kulak vermemesi ve heyecanlarını, tazelenmesini bir kenara bırakıp kocasına dönmesi, Metin’in ise karısı yokken başka bir kadınla birlikte olması ve Gülümser’in karşılaştığı tablo aslında arzu etmediğim bir kurguydu. Hikayenin oraya doğru gittiğini fark ettiğimde “ hayır bu olmamalı, Gülümser’in hikayesi bu olmamalı” dedim, 'sıradan' bir kurgu olduğunu düşündüm ve yazara kızdım J Ama duygularım soğuduğunda dedim ki “ne bekliyorsun ki işte tam da olgun(!) bir kadın… devrimci bir ruhunun daha da önemlisi aşık bir ruhunun olması gerçekliği değiştiremiyor, gerçekliğimiz bu işte, erkek, kadının küçük memelerini sevdiğini söylüyor ama biriyle yatmaya karar verdiyse onun büyük memeli olmasını tercih ediyor! hayat bu… gerçek bu… sıradan… olağan… hayatın kendi kurgusu bu! yazar bunu en sade haliyle vermek için bu kurguyu tercih etmiş olmalı” dedim, yine kendi kendime J

Sevgili Ferhan Bey, naçizane düşüncelerim bunlar. Umarım haddimi aşmamışımdır, lafı uzattım kusura bakmayın. Eminin övgü dolu cümleler çok duymuşsunuzdur. Ben de kısaca çok beğendiğimi söyleyebilirdim ama gevezelik işte… kısaca ayrıntılara girdim haddim olmayarak. Üzerine yazılacak, konuşulacak eserler yapmak büyük bir onur olmalı! Kitap yazmak bence çok büyük bir iş, içerisinde bilgiler verebilmek öğretici ve etkileyici olmak da ayrıca bir meziyet. Sizi kutluyorum. Bizi bugünlerin efkarından, hüznünden kurtaracak, umut dolu bir roman daha bekliyoruz sizden J 

sevgiler… (09.06.2014)  

(Önceleri okuyucum şimdilerde okurum Sedef Meral'in Aşk Olsun değerlendirmesi)