14 Ekim 2017 Cumartesi

AŞK ENGELLİ - Ferhan Topçu
A.Şebnem Birkan
Edebiyatta genel olarak engellilerin konu alındığı romanlara, şiirlere ve öykülere ender rastlıyoruz. Türkiye genelinde engellilerin nüfusa oranı % 10 civarında, bu sayı küçümsenmeyecek bir sayı. Edebiyatta bu konuyu işleyen eserler oldukça az, Ferhan Topçu Aşk Engelli romanı ile hem onların dünyasına giriyor, hem de engellilere ait bilmediğimiz birçok şeye ışık tutuyor.

F. Topçu matematik öğretmeni, Karadeniz Ereğli’sinde öğretmenliğe başladıktan sonra buraya yerleşiyor. Edebiyatı çok sevdiğinden uzun seneler yazı yazmayı hobi olarak görüyor. 2011’de ilk romanı Şifre Giz’li 17’yi ve 2013’de Aşk Olsun’u yayımlamış. Çevresinde engellilerle ilgili gerçek durumlarla karşılaşıp ve engellilerle ilgili romanların yok denecek kadar az olduğunu görerek bu konuya yakınlaşıyor.

Aynı dönemde avukat kuzeni Türkan elinde Zonguldak’ta trafik kazasında felç olan Soner’in dosyayla kendisine geliyor ve Aşk Engelli ortaya çıkıyor. Romanındaki birçok olay ve kişi gerçek, hatta bazılarının isimleri bile aynen kullanılmış. Okur çoğu zaman okuduğunun gerçek olup olmadığını merak eder bu roman kurgulaştırılarak engellileri konu almış bir roman.

Aşk Engelli dört bölüm, ilk bölüm başarılı bir üniversite ve sonrasında iş hayatı oldukça hareketli bir sosyal yaşantısı olan Onur’un Selen’e âşık olmasıyla başlıyor. Bir hafta sonu tatili için Zonguldak Bakacakkadı’da ailesinin yanına giden Onur bindiği otobüs kazasında boynu kırılarak felç oluyor. Roman bu kazadan sonra Onur kimliğinde gerçek olaylara dayanarak yazılan bir engelli öyküsüne dönüşüyor. Önce evlenmeyi düşündüğü kız arkadaşı terk ediyor ve bir daha ondan haber alamıyor: ‘ Onur çok bekledi Selen’in yolunu; ne hastanedeyken ne de köye döndükten sonra bir daha geldi ( …) Çok düşündü yaşadığı kazayı Onur. Boynumun kırılması mı, yoksa kalbimin kırılması mı daha zor?’ Anne ve babasının olağanüstü özverileriyle yaşama sarılıyor ve hayatını yatağa bağımlı olarak geçirmeye başlıyor. Bu noktada felçli bir gencin duygularını, yaşamda karşılaştığı zorlukları, ailenin karşılaştığı durumlara tanık oluyoruz: ‘Gelecekle ilgili en küçük bir beklentim bile yok derken aslında yüreğinin bir köşesinde umudunu saklı tutuyordu. İnternetten felçlilerle ilgili gelişmeleri sürekli takip ediyordu. (…) Küçücük şeylerden nasıl mutlu oluyorsa, tersini de yaşayabiliyordu. Çok önemsiz bir sorundan dolayı bütün günü berbat geçebiliyordu. Böyle zamanlarda huysuzlaşıyor ve benim gibi hayattan bir beklentisi kalmayan biri neden yaşamını sürdürmek için gayret eder ki, diyordu.’ Roman aslında daha sonra Soner kimliğiyle karşımıza çıkacak olan asıl kahramandan yola çıkarak kurgulanmış, o nedenle oldukça gerçekçi.

İkinci bölümde Emine Semiye’nin Onur öncesi hayatına tanık oluyoruz. Emine Semiye eşinden büyük hayal kırıklığıyla ayrılmış genç bir kadın. Sonraki bölümde Onur uzun yıllar yatağa bağlı kaldıktan sonra internette Emine’yle Derin Sessizlik adlı internet sitesinde karşılaşıyor. İnternetten yazışmaları ve birbirlerine âşık olma süreçlerinin ardından Emine bir hafiye gibi Onur’un izini sürüyor ve Onur’u buluyor. Bu gelişmeden sonra roman çok daha heyecan verici bir akışta seyrediyor. Son bölümde ise Onur ve Emine`nin hayatlarının dönüm noktasındaki maillere tanık oluyoruz.

Yazar olayları ve duyguları verebilmek için çeşitli yazım teknikleri uygulamış bu da romana dinamizm ve karakterleri anlayabilmemiz açısından rahatlık getiriyor. Ferhan Topçu roman kahramanlarına adlarını verirken de ince düşünmüş. Romanın engelli kahramanına 22 yaşında veremden ölen Zonguldaklı şair Rüştü Onur’un ismini vermiş. Rüştü Onur’un şiirlerini romanında kullanma fırsatı olmuş ve romantizmi yakalamış. Osmanlı’nın ilk feminist aydınlarından Emine Semiye’nin adını da kadın kahramanına vererek de Aşk Engelli’ye anlam ve derinlik katmış.

Ferhan Topçu romanın kurgusunu matematik öğretmenliğinin verdiği sistematikle kurgulamış. Bir engellinin başından geçenleri, çevresindekilerle ilişkilerini, iç dünyasını, toplumun engellilere bakış açısını gerçekçi bir üslupla anlatıyor. Dili son derece yalın ve basit, kısa cümleler kullandığı ve öykü hızlı ilerlediği için okuru yormuyor. Romanda kahramanların düşüncelerini açık olarak ifade edebilmek için italik yazılara yer vermiş, bu da okura olaylar ve durumlarla ilgili netlik sağlıyor. Kolay okunan, ümit verici olay örgüsüyle ve her şeyden öte bir engellinin yaşadıklarının ifade edilmesi açısından çok önemli. Anlatım biçimi, tarzı ve biçem açısından sanatsal tarafından daha çok, olaylara ve yaşananlara odaklı bir roman olarak karşımıza çıkıyor. Sıradan bir kişi için internette tanışıp aşk yaşamak ne kadar olağansa, bir engellinin aynı şekilde bir ilişki yaşaması engelsiz kişiler için o kadar çarpıcı. Ancak bu roman engelli ve engelsiz ayırımını ortadan kaldırmak, en azından toplumumuzda bu durumu anlamak açısından birçok kişiye ışık tutacak bir roman.

(Sevgili Şebnem Birkan'ın günlük bir gazetenin kitap ekine yazdığı (ama yayımlanmayan) yazı.Daha sonra ŞEHİR EDEBİYAT DERGİSİ'nde yayımlandı. Teşekkürler Şebnem Birkan...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder