DİSTOPYA
Faşizmin ortak özelliklerinden biridir
kitap yakmak... Artık kitaplar yakılmıyor. Bu tespitten sonra şöyle bir sonuca
varılabilir: Özgür bir dünyada yaşıyoruz! FAHRENHEIT
451 romanının yazarı Ray Bradbury böyle düşünmüyor ama: “Eğer dünya kitap
okumayanlarla, bilgisizlerle dolmaya başlarsa, kitapları yakmak zorunda kalmazsınız,
değil mi?”
Kurgu Kültür Merkezi Yayınlarında
çıkan Tülay Akkoyun’un ÜTOPYA/DİSTOPYA
adlı kitabından sonra Ray Bradbury’ın FAHRENHEİT
451 romanını okudum. Tülay Akkoy’unun incelemesi okuyucuya distopya hakkında
doyurucu bilgiler veriyor. Yazar kitabında ütopya ile distopyayı karşılaştırarak
anlatmış. Ayrıca ünlü distopik romanlardan bazılarını da incelemiş. Tülay
Akkoyun çok değerli bir çalışma yapmış.
Tülay Akkoyun kitabında yerli
yazarlarımızdan örnekler de var: Gökdelen
/ Tahsin Yücel, Çöplüğün Genarali /
Oya Baydar, Güneş Saygılı’nın Gerçek
Yaşamı / Erendüz Atasü. Ben bunlara Ayşe Kulin’in son romanı TUTSAK GÜNEŞ’i de eklemek istiyorum.
Ayşe Kulin’in bu romanı son yıllarda okuduğum en güzel yapıtlardan biri...
Tülay Akkoyun ütopya ile distopyayı şu
şekilde ayırıyor: “Ütopya aslında gelecekle ilgili değil, üretildiği dönemle
ilgili bir sorun ve o soruna dair bir çözüm içerir. Distopya da ütopya gibi
üretildiği dönemden yola çıkar, farkı geleceğe dair kötü gidişat hakkında okuru
uyarmasıdır. (...) Bu açıdan bakıldığında, distopyalar ütopyaların yoldan
çıkmış hali gibidir. Distopik yapıtların temel özelliklerinden biri ise var
olan toplumsal sistemlerin gelecekte totaliter diktatörlüğe dönüşme
endişelerini gözler önüne sermeleridir. (...) Bu nedenle ütopya-distopyayı
cennet-cehennem karşılaştırması olarak da ele alabiliriz.”(s.12
Ütopya/Distopya)
Tülay Akkoyun distopya ile bilimkurgu
arasındaki farkı da saptamış: “Distopyanın bilimkurgudan farkı, kasıtlı olarak
toplumsal ve siyasal eleştiriye odaklanmasıdır.”(s.12-Ütopya/Distopya)
Tülay Akkoyun kitabında incelediği
ünlü distopik yapıtlardan biri de Ray Bradbury’ın “Fahrenheit 451” romanını. Tülay Akkoyun’un nitelemesinin aksine
edebiyat çevreleri Fahrenheit 451
romanını bilimkurgunun başyapıtlarından biri olarak kabul etmektedir. Tülay
Akkoyun “Distopya bir anlamda neyin bilimkurgu olup olmadığını gösteren çizginin
karmaşıklaştığı bir bölgedir.” diyerek bu karışıklığı açıklamaya çalışmış.
Fahrenheit
451’de “İnsanların televizyonda salt beyin yıkayan, gereksiz programlar
izlediği ve kitap bulunduranların izlenip yok edildiği, kitapların itfaiyeciler
tarafından yakıldığı bir dünya anlatılır. Öyle bir dünyadır ki yangın söndürmek
üzere kurulmuş bir kurum olan itfaiye artık bulduğu kitapları yakmakla
yükümlüdür.” (s.79-Ütopya/Distopya) “Barışın korunmasının kitapların yakılmasıyla
sağlanacağı düşünülmektedir. Dünyadaki tüm kitaplar yakıldığında insanları
isyana sürükleyecek en büyük risk ortadan kaldırılmış olacaktır.”
(s.81-Ütopya/Distopya)
İtfaiyeci olan Montag “Bir gün yaktığı
kitapları merak eder ve onları yakmak yerine, kitapları çalıp evine getirerek
okumaya başlar. Okudukça fikirleri değişir, aydınlanır. Yaktığı her yaprakla
kendinden bir parçayı da yaktığını hissederek düzenin işleten, düşünmeyen
kıldığı bir koyunu olmaktan çıkar ve düzene karşı bir suçlu konumuna gelir.”
(s.82-Ütopya/Distopya)
Romanın konusu ister istemez insanın
merakını çekiyor. Aşağıda romandan aldığım alıntıların bu merakı daha da
artıracağını düşünüyorum:
KİTAPLAR KİBRİT VE ATEŞ OLMADAN DA
YAKILABİLİR Mİ?
“Eğer dünya kitap okumayanlarla,
bilgisizlerle dolmaya başlarsa, kitapları yakmak zorunda kalmazsınız, değil
mi?”
“Sizin ışığınızı size yansıtan kaç
kişi tanırsınız?”
“O bir şeyin nasıl yapıldığını
değil, niçin yapıldığını bilmek istiyordu. Bu sıkıntı verici olabilir.
Birçok şeye niçin diye sorarsın, eğer sürdürürsen gerçekten çok mutsuz
olursun.”
“İki insan arasında makine olmadan
yapılan yüz yüze konuşmalar yasaklanacak.”
“Nüfusun büyük kısmı Magna Carta ve
Anayasa’dan alıntılar yaparak dolaşmadıkça, sorun yok.”
“Dr. Johnson’un sözüyle ‘Bilgi güçten
daha kuvvetlidir,’ dedin ve ben de, ‘Evet sevgili çocuğum, Dr. Johnson aynı
zamanda , ‘Kesinliği belirsizlik için terk eden bir insan akıllı değildir,’
der...”
“Alexander Pope da ‘Sözcükler
yapraklar gibidir; onların çok bulunduğu yerde, anlam meyvesi pek fazla
bulunmaz.’...”
“Kitap yakan şehir bağnazı, bunları
duyunca bütün şehrin, kitapları hafızalarına kaydederek sakladığını anlar.
Kitap her yerdedir. İnsanların kafalarında saklıdır! Adam çıldırır ve öykü
biter.”
“Kitapları yakmaktan daha kötü suçlar
vardır. Bunlardan biri onları okumamaktır.”
(03.09.2016 – BODRUM)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder